Blogger Template by Blogcrowds



Ahmet Ümit' in diğer kitaplarını öğrencilik yıllarımda evden okula giderken ve dönerken okudum otobüslerde. Kolay okunan ve bende merak uyandıran kitaplardı hepsi. Ama Bab- ı Esrar' ı meraktan değil, Aşk' ı okuduysan bir de bunu oku diyenlerin sözünü dinlediğimden okudum.

Bence Aşk ve Bab- ı Esrar aynı türün romanları olmadıkları gibi aynı cümle içinde eleştirilmemeliler de. Aşk tasavvufi bir birikimin özü bence, Elif Şafak adına..Bab- ı Esrar' da ise sığ bir tasavvuf içselleştirmesi, garip ve mistik bir kurgu var..

Yani bence olmamış..Ne maneviyatıma ne de cinayet romanları seven içimdeki küçük kıza hitap edemedi.

Ve de bence Kimya Hatun' u Şems öldürmedi..



Önce Aşk' ı okudum..Sonra Kimya Hatun' u oku dediler, aldım okudum.

Herşeyden önce kötü bir çeviri olduğunu belirtmem gerek..Çeviri hatalarının dışında yazardan kaynaklanan tutarsız bir anlatım dili var, bazen Kimya Hatun anlatıyor bazen yazar, ama bu geçişler ani ve anlatım bozukluğuna sebep olacak şekilde özensiz..

Kitapta ise..Kimya Hatun Mevlana' nın üvey kızı..Aşk' ta eti senin kemiği benim diye Mevlana' ya teslim edilmiş bir mürit idi, bu romanda ise Mevlana' nın ikinci eşinin ilk evliliğinden olan kızı..

Mevlana' nın haremi sıkıcı, boğucu ve fazla tutucu..Dedikodu dolu..Kimya Hatun burda sıkılıyor..Tek eğlencesi Alaaddin ve onunla geçirdiği zamanlar..Şems geliyor birgün, herşey daha da kötü oluyor. Mevlana adeta yoldan çıkıyor(!). Dindar olsam burda töbe haşa derdim değil mi, ama öyle, yani bu kitapta öyle.Mevlana yoldan çıkıp içki, müzik ve eğlence alemlerine dalıyor. Şems de öylesine nefsine düşkün ki, Kimya Hatun' a aşık oluyor ve onu kendine eş olarak alıyor..Çok kıskanıyor, eve kapatıyor, derken döve döve öldürüyor Kimya Hatun' u..

Olur mu böyle şey?!?Bu kitap bende öfke uyandırdı desem, cehaleti çağrıştırdı desem, taraflı yazılmış desem, bence yalan dolan dolu desem..Desem ha desem..İnanmadım desem..

Şems gibi bir güneşin, Mevlana' nın güneşinin, bunca nefsiyle ve zaaflarıyla hareket etmesi, bunca zaafının esiri olması, bir canlıya bilerek ve isteyerek acı vermesi, aşk dolu Mevlana' nın da buna ses etmemesi..

Bu kitabı okumasanız da olur desem..

...Baba sevgisinden mahrum kalmış olmam,beyaz hayat defterimdeki tek kara lekeydi.Şimdiye dek kimse bana gerçek aşkın erkeklere ait bir hak olduğunu,dolayısıyla babam olsun veya olmasın bir erkeğin eninde sonunda annemi benden alacağını ve beni bir düğün alayının çıkardığı toz bulutları arkasında yalnız bırakacağını anlatmamıştı...



Orhan Pamuk' un ikinci romanı.

Üç kardeş babaannelerini ziyaret etmek için İstanbul' a yakın Cennethisar kasabasına gidip orada bir hafta geçiriyorlar ve roman bölüm bölüm birinci tekil kişilerin ağzından anlatıyor olan biteni..Torunlardan biri tarihçi, biri devrimci, diğeri ise zengin olmak istiyor. Babanneye bakan bir de cüce Recep var..

Okuduğum en gerçekçi romanlardan biri, -mış gibi yapmayan ve "evet trajik ama hayat bu" dedirten yaşantılar..

Roman 1984 Madaralı Roman Ödülü' nü ve 1991 Prix de La Découverte Européenne (Avrupa Keşif Ödülü) almış..

En aklımdan çıkmayan ise Anadol..Bir Anadol' um olsun istediğimi çok net hatırlıyorum..


Öğrencilik yıllarımın vazgeçilmezlerinden biridir bu kitap..Ve de çok sevgili Irvin Yalom..Keşke bir dönem öğrencisi olabilsem dediğim hoca..

Kitap Nietzche' nin hayatını psikanalizden beslenerek anlatıyor..19. yüzyılda yaşamış psikanalizin kurucusu Sigmund Freud' a Josef Breuer ve Lou Salome eşlik ediyorlar roman kahramanı olarak..

Nietzche' yi henüz kimse tanımıyor, hayatını izole olmuş bir şekilde sürdürüyor ve umutsuz..Lou Salome onu Josef Breuer' e götürüyor..Psikanalizin gizli kurucularından Dr. Breuer biraz da Salome' nin güzelliğinin ve entellektüel gücünün etkisiyle tedavisini üstleniyor..

Kitabı okuyunca psikanaliz tarihinde Breuer' in önemli yerini daha iyi kavrıyorsunuz, Freud' un beslendiği sosyal çevreyi ve de..Freud ve Breuer arasındaki psikanalize dair diyolaglardan ayrı bir kitap çıkar bence..


...İnsanlar vedalaşırken, genellikle olayın sürekliliğini inkar eden sözler dile getirmeyi severler: Birbirlerinden ayrılırken 'Auf Wiedersehen' yani tekrar görüşene kadar, derler. Yeni bir araya gelme planları yapmakta çok aceleci davranırlar, ama bunu unutmakta daha da acelecidirler...
"Bilinçli bir anınız yok" dedi Nietzsche. "Ama anılarımızın çoğu bilinçaltında varlığını sürdürür."
"Yaşarken yaşayın!"


Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa